1800´de Alessandro Volta (1745-1827), yaptığı ilk pile ilişkin ayrıntıları yayınladı.
Günümüzden yaklaşık 2.000 yıl önce, eski Yunan bilgini Thales, bir kumaş parçasını fosil ağaç reçinesinden oluşmuş sarı bir kayaç türü olan kehribara sürterek, küçük elektrik kıvılcımları elde etmişti. Ama insanların bu gücü dene-tim altına alarak, düzenli bir elektrik akımı sağlayan pili üretmeyi başarmaları için aradan çok uzun bir zaman geçmesi gerekliydi.
1800´de Alessandro Volta (1745-1827), yaptığı ilk pile ilişkin ayrıntıları yayınladı. Bu pil, asitli suya batırılmış yuvarlak çuha ya da karton parçalarıyla birbirinden yalıtılmış bir çinko ve bakır disk dizisinden oluşuyor; son bakır diski son çinko diske bağlayan metal telden de akım geçiyordu. Cruikshank, bu pilin sakıncalarını (asitli suyun akarak parazit bağlantılara neden olması gibi) gidermek için, asitli su yalağına yatırılmış bir sütundan oluşan gözlü batarya’yı geliştirdi.
1826’da Becquerel, bu pillerde ortaya çıkan gerilim düşümüne, kontak-lardaki yapı değişikliğinin ve özellikle, pozitif elektrot üzerinde, elektroliz etki-siyle toplanan hidrojen kabarcıklarının neden olduğunu açıkladı. Elektrotlar-daki bu kutuplanmayı azaltmak için, elektrolit içine kutuplanma gidericiler, yani hidrojen birikimini ortadan kaldırma yeteneği olan yükseltgenler katmak gerekiyordu. Böylece, sıvı (kromik asit, potasyum bikromat, nitrik asit vb.) ve katı (kurşun dioksit ya da manganez dioksit) kutuplanma gidericiler içeren piller yapıldı.
Volta2nın ilk pili
1842’de Poggendorff, daha sonra sırasıyla Grenet, Ducretet ve Trouvé’ nin yetkinleştirecekleri potasyum bikromatlı pil’i tasarladı. Bunsen pilinde (1843) ise kutuplanma giderici olarak nitrik asit kullanıldı.
Belkide çağımızın
en büyük nimetlerinden birisidir lambalar, ya da diğer deyişle ampuller.
Çok az da olsa akşamleyin karanlık çöktükten sonra elektrikler gittiği
zaman, ne yapacağımızı bilmez bir duruma geliriz. Çünkü zifiri karanlık
hiçbir işimizi yerine getirmemize izin vermez. İçimizden sayı saymaya
başlarız biran önce ışıklar gelsin diye. İşte bu ışığı bize sağlayan,
gecelerimizi gündüze çeviren, geçmişteki en büyük icatların başında
gelmektedir ampul! Bizde bu yazımızda hayatımıza büyük bir kolaylık ve
güzellik getiren ampulün nasıl icat edildiğini, kimin icat ettiğini ve
icat edildiği günden bugüne geçirdiği tarihi gelişimi kısaca anlatmak
istedik.
Elektrik (Akkor) lambası: Elektrikle
ısındığı zaman ışık veren filaman telli ve camla çevrili lamba. Akkor ve
flöresan lamba iki önemli ışık kaynağıdır. Günümüzde kullanılan akkor
lamba tungsten filamanlı olup, elektrik akımıyla 2600°C’ye kadar ısınır.
Tungsten filaman 3382°C gibi çok yüksek bir erime noktasına sahip
olduğu için, saatlerce erimeden ve kırılmadan ışık vermeye devam eder.
Filamanın bulunduğu cam kısmın içi boşaltılmış ve azot-argon karışımı
bir gaz doldurulmuştur. Bu karışım filamanla kimyasal reaksiyona girmez
ve basıncı ile lamba ışık verirken filamanın buharlaşmasını önler.
Buharlaşmanın meydana gelmesi lambanın iç kısmının siyahlanmasına ve
muhtemelen lambanın ömrünün sona ermesine sebep olur. Akkor lambaların
ortalama ömrü 1000 saattir.
Tarihçesi:
1802’de Humphry Davy,elektrik akımını platin telden geçirerek onu akkor
haline getirdi. Ancak bunun ışıklandırmadaki imkânlarını araştırmadı.
Bu imkânı açık olarak fark eden ilk araştırmacı J.W. Starr sayılabilir.
Starr’ın lambalarının birinde elektrikle ısıtılan karbon çubuk vakum cam
tüp içindeydi. Starr, 1846’da 25 yaşında öldü.1848-1860 yılları
arasında da Swan, flaman olarak karbonize edilmiş bir kâğıt şerit
kullandı. Kullanılan lamba havası boşaltılmış camdan mamul bir ampuldü.
İletken teller lambanın boynundan çıkarken aralarındaki kauçuk
malzemeyle izole(yalıtılmış) oluyordu. Swan bu zaman periyodunda da
pratik bir lamba yapamamıştı.
Ev ve işyerlerinde kullanılan lambaların
yapımı Edison ve Swan’la gerçekleşecekti. Edison çalışmalarına 1877’de
başladı. Swan da 17yıl sonra bu işe tekrar döndü. Edison flaman olarak
birçok malzeme kullandı ve sonunda 21 Ekim 1879’da yaklaşık iki gün
aydınlatma yapabilen karbonize edilmiş pamuk flamanlı lambayı
geliştirdi. Ancak patenti 1882’de Swan aldı. 1883’te de Edison ve Swan
elektrikle aydınlatma şirketi kurdu.
Bu tür lambalar 1904’e kadar kullanıldı.
Thomas Alva Edison (11 Şubat 1847 – 18
Ekim 1931)20.yüzyıl yaşamını icatlarıyla büyük bir şekilde etkileyen
Amerikalı mucit ve iş adamıdır. Bazı icatları tamamen orjinal olmamakla
birlikte, eski icatların geliştirilmesi veya yönetimi altında çalışan
yüzlerce çalışana aittir. Yinede Edison elinde bulundurduğu kendi adını
taşıyan 1,097 Amerikan patentiyle tarihteki en önemli ve en verimli
mucitlerden biri olarak nitelendirilir. Patentlerinin çoğu Amerika’nın
haricinde Almanya, Fransa ve Alexander Just ile Franz Hanaman Tungsten
telin kullanıldığı lambayı geliştirdiler. 1907’de ABD’de üretim başladı.
1908’de de haddeden geçirilmiş tungsten elde edildi. Böylece bugünkü
lambalar üretilmeye başlandı.
Ark lambası: İki iletken arasında
elektrik arkı meydana getirilmesi suretiyle çalışan lamba çeşididir.
İletken olarak genellikle karbon çubuklar kullanılır. Işık kaynağı
elektrik arkı ile karbon çubukların ısınan uçlarıdır. Çok parlak ışığa
ihtiyaç duyulan yerlerde, mesela film projektörlerinde ve ışıldaklarda
ark lambasından faydalanılır. Ark lambası terimi genellikle, aralarında
bir hava boşluğu bulunan yavan karbon elektrotlardan meydana gelen
lambalar için kullanılır. Hâlbuki floresan lamba türünden olan lambalar
da gaz ortamlı tüplerde meydana getirilen elektrik arkıyla ışık
verirler. Bazı morötesi lambalar da ark lambası sınıfındandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder