ilk Astronomlar

İlk Astronomlar - Tarihteki Ünlü Astronomlar

Astronom astrolojiyle ilgilenen insanlara denir Astroloji gök bilimidir Eski çağlardan beri insanlar gökbilimi ile ilgilenmişlerdir Gök biliminin en basiti yıldızlara bakarak hava durumunu tahmin etmektir ilk astronomlar 770 yılında doğmuş olan Harezmî dir Harezmî gözlem evleri ile ilk enlemleri ölçmeye çalışan kişidir Hazırladığı astronomi çizgileri birçok dile çevrilmiştir Bir başka astronom ise 858 yılında doğmuş olan Battani dir Battani güneş ve aynı hareketlerini gözlemlemiştir Güneş yılını 365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye olarak belirlemiştir En ünlü astronom ise Galileo dur Galileo gezegenlerin hareketlerini incelemiştir.


ilk astronomlar hakkında ayrıntılı kaynak için tıklayınız.

Galileo Galilei (15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642) bir İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozofu olup, Bilimsel devrim'de büyük bir rol oynamıştır Galileo, "modern gözlemsel astronominin babası," the "modern fiziğin babası," "bilimin babası," ve "modern bilimin babası" olarak adlandırılmaktadır Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi" der


1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu Dönemi*nin tanınmış müzikçilerinden Vincenzo Galile*i'nin oğlu olan Galileo, ilk tahsilini Floransa'da yaptı 1581'de Pisa Üniversitesi'nde tıp tahsiline başladı Ancak parasızlıktan okulu terk etti 1583'ten itibaren matematiğe ilgi duyan Galileo, bu konudaki çalışmaları sayesinde, 1589'da Pisa'da profesörlük elde etti.


Sarkacın, yüzen cisimlerin ve hareketin Aristo fiziğinden farklı bir düşünceyle matematiksel olarak ele alınması gerektiğine inanan Galileo, Pisa Kulesi'nden ağırlık düşürerek Aristo'nun yanlışlığını açıkça gösterdi Yani bütün şartlar eşit olduğu takdirde, bir cismin düşüş hızı, ağırlığından bağımsızdır Bu davranışı yaşlı profesörlerle anlaşmazlığa düşmesine sebep oldu 1592'de Pisa'yı terk ederek, Padova Üniversitesi de bir bölüm olan matematik kürsüsüne geldi.


1597'de pratikte çok faydası olan pusulayı ticari olarak piyasaya arz etti 1600 senesinden hemen sonra ilkel bir termometre, insan kalp atışının ölçümünde kullanılmak üzere bir sarkaç ve 1604'te serbest düşüşün matematik kanunlarını keşfetti Ancak düzgün ivmeli hareket kavramı hatalıydı 1609'da Hollanda'da teleskopun bulunduğunu işitti Ve kendisi daha ileri bir alet yaparak bunu astronomi gözlemlerinde kullandı 1610'da Aydaki dağlar, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk  tespitlerini yayınladı Bu arada Jüpiter'in dört uydusunun varlığını bildirdi Bu kitabı çok ilgi uyandırdı ve Floransa'da saray matematikçisi olmasını sağladı Hemen sonra Venüs gezegeninin evreleri ve Satürn’ün şekli hakkında bilgi verirken, astronomideki Ptolemy (Batlamyus) sistemini tartıştı


1611'de Roma'ya gitti ve oradaki Bilim Akademisi'ne üye seçildi Floransa'ya dönüşünde hidrostatik üzerine pek çok profesörün itirazına sebep olan kitabı ile 1613'te güneş lekeleri Kopernik sistemini açık bir şekilde müdafaa etti Bundan dolayı papazların ağır hücumuna uğradı1615'te bizzat Roma'ya giderek iddiasını müdafaa etti Ancak 1616'da Papa Beşinci Paul tarafından kitaplarını tetkik için bir komisyon kuruldu Bu komisyon Galileo'nun kitaplarını yasaklamadı Sadece Dünya'nın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istedi.


Galileo, bir müddet bilimin pratik yönüne döndü, mikroskobu geliştirdi Ancak 1618'de üç kuyruklu yıldızın görülmesiyle kiliseyle münakaşaya girdi. Arkadaşının Sekizinci Urban olarak Papa seçilmesinden cesaret alarak yazdığı "İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar" adlı eserini 1632'de yayınladı Ancak kitabı daha önce yapılan uyarılarla çeliştiği söylentilerine rağmen Roma’da mahkemeye çağrıldı 1633'te bu kitap yasaklandı ve Kutsal Engizisyon'ca müebbet hapse mahkum edildi Cezası kendi evinde göz hapsine çevrildi. Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo kör oldu ve 1642 yılında hayatını kaybetti


2000-3000  yıl önce günlük yaşamın bugünkü kadar karmaşık olmadığı
düşünülürse, insanlar gökyüzüne daha çok bakma imkanı bulabilmişlerdir. Dikkatlerini 
çeken her şeyi kafalarında biriktirmişler, kayalara işlemişlerdir. Bize o günlerden sadece  
kaydedilen bilgiler ulaşabilmiştir. Belki de tarihsel felaket yada başka etkenlerle 
kaydedilenlerin bir kısmı da yok olmuş olabilir. Gök yüzünün eski tarihlerde daha temiz  
olduğu söylenebilir;  Örneğin, Sirius (Akyıldız) yıldızının günümüzde çok zor görülen 
bileşeni Sirius B, Afrika’da bir kavim tarafından kayalara tarihin ilk çağlarında 
işlenmiştir. Demek ki o tarihlerde insanlar Srius’un bileşenlerini ayrı ayrı seçebilecek 
kadar gökyüzü temizdi veya gökyüzü farklı bir görünüme sahipti ve sirius bileşenlerinin 
konumları ayrı ayrı görülebilecek konumdaydı yada o zaman insanların duyu organları
daha farklı olmuş olabilir. Astronominin ilk belirtileri ve astronomiye karşı ilginin 
doğuşu tarım faaliyetlerinin başlamasıyla ilişkilidir. Tarım, mevsimlerin zamanını
önceden bilmeye, yani takvim bilgisine ihtiyaç gösterir. Diğer taraftan takvim, gök 
cisimlerinin hareketlerinin bilinmesi ve anlaşılması demekti ve bu da çağlar boyunca 
yaşamsal önem taşımıştır. Özellikle Mısırlılar takvimle yakından ilgileniyorlardı. Çünkü 
Nil nehri onları yaşam kaynağıydı ve her yıl aynı dönemde taşıyordu. Diğer taraftan, 
toprağın sürülmesi, tohumlama ve ürünün toplanması gibi tarımsal faaliyetler için en 
elverişli zamanların bilinmesi de takvim çalışmalarına olan önemi artırmıştır. Ancak, 
gerek Mısır ve gerekse o dönemde ki diğer uygarlıklarda astronomi özellikle dini 
unsurlarla da iç içeydi. Çünkü o dönemde kervan sahibi tacirlerin geceleri kervanlarına 
yön bulma, Müslümanların Kabe’ye yönelme, namaz zamanlarını belirleme, dini 
günlerin önceden belirlenmesi gibi ihtiyaçları vardı.  


              Namaz zamanlarının  ve dini günlerin önceden belirlenmesi Ay takvimine göre 
yapılıyor ve medreselerde bu eğitim veriliyordu, bu zamanları belirleyecek   “ muakkit ”  
adı verilen kişiler yetiştiriliyordu. O dönemlerde yaşayan insanların  gökyüzünde 
gördükleri önemli olaylar ilk önce gece gündüz olayları idi. Daha dikkatli gözlemlerle 
Güneş’in ve Ay’ın ufukta farklı yerlerden doğup battıkları, Ay’ın yüzeyindeki girinti 
çıkıntılar  ve Ay evreleri gibi gözlemlerdi. Hatta takvim oluşumunun ilk başlangıç 
çalışmaları, o dönemde ki insanların gözlemledikleri Ay evrelerinin düzenli 
değişiminden  yararlanarak kendilerine göre bir takvim oluşturmalarıyla başlamış olabilir. Yıldızların dağılımı dikkatlerini çekmiş onları hayvanlara ve eşyalara benzetmişler. Yıldızların kimisinin parlak, kimisinin sönük olduğunu, birbirlerine göre hareket etmediklerini, toplu halde hepsinin birden geceden geceye hareket ettiklerini 
izlemiş, yıldızların farklı renkte olduklarını da fark etmişlerdir. Samanyolu da 
dikkatlerini de çekmiş;  eski zamanlarda batıda yaşayan kavimler “ Sütyolu ”, doğuda 
yaşayan kavimler “ Samanyolu ” adını vermişler.  


              Günümüzde astronomi bilgisine günlük hayatta pek ihtiyaç duymuyoruz. Fakat 
yukarda da anlattığım gibi eski çağlarda insanlar tarımsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek, tacirler gece yolculukları  sırasında kervanlarına yön verebilmek, dini günlerini belirlemek gibi ihtiyaçlardan dolayı astronomiye ilgi duymuşlar ve astronomi günlük yaşantılarına girmiştir. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder